Hayat, artık öngörülebilir olmaktan çok uzak. Oynaklık, belirsizlik, karmaşıklık ve muğlaklık…
Bunlar VUCA çağının sadece kelimeleri değil, aynı zamanda hepimizin günlük yaşamda deneyimlediği gerçekleri.
Bu dönemi anlamanın ve içinde ilerlemenin ilk adımıysa kabullenmek.
Daha net, daha düzenli, daha bilinir bir zamana özlem duymak çok insani. Ancak geçmişe duyulan bu özlem, bugünü kurgulamamıza engel olmamalı. Çünkü bu çağın ruhu, “belirlilik yoksa adım atmam” diyene değil, “belirsizlikte de yürürüm” diyene alan açıyor.
İşte bu noktada dönüp kendimize sormamız gerekiyor:
Kimim ben?
Kim olmak istiyorum?
Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar, dış koşullar ne kadar karmaşık olursa olsun, içsel pusulamızı güçlendirecek. Bu çağda başarı, mutlak bilgiye ya da net yollara değil, iç sesimize, esnekliğimize ve ilişkilere verdiğimiz değere dayanıyor.
Alışkanlıklarımızın dışına çıkmak kolay değil. Ama işte tam da bu dönemin bize sunduğu en kıymetli davet bu: Konfor alanlarımızdan uzaklaşıp potansiyelimizin daha önce dokunmadığımız köşelerine yönelmek.
Unutmayın, bu dönemin kurgusu bizim elimizde.
Ve belirsizlik, korkudan çok merakla karşılandığında…
Yeni bir başlangıca dönüşebilir.
—
Yolunuz net olmasa da, niyetiniz net olsun.
Sevgilerle,
Ayla Türkmen